11 Mart 2013 Pazartesi

AKCİĞER KANSERİNDE ERKEN TEŞHİS


Akciğer kanserinin ileri evrelere gelmeden erken teşhis edilmesi için şimdiye kadar düz akciğer filmleri (röntgenogram), balgamda tümör hücrelerinin aranması (sitoloji) ve yüksek riskli insanlarda bronkoskopi denilen ucu ışıklı bir boruyla solunum yollarının incelenmesi gibi yöntemlerin kullanıldığı birçok çalışma yapılmıştır. Bunların hiçbiriyle akciğer kanserine bağlı ölümlerin azaltılamadığı görülmüştür.
Daha önce bahsedilen belirti ve bulgularla hekime başvuran hastalarda ayrıntılı bir öykü ve fizik muayenenin ardından tanı için atılacak ilk adım standart akciğer grafisi (2 yönlü) çekilmesidir. Bazı olgularda bu görüntüleme yöntemi ile tümör (Resim 1) ya da tümörün oluşturduğu enfeksiyon, plörezi, atelektazi (akciğerin çökmesi) gibi tablolar saptanabilir.
Ancak her zaman akciğer grafisinde net bulgu izlenemeyebilir bu nedenle sigara içen veya aile öyküsü olan bireylerde akciğer grafisinde özellikle hilus dediğimiz pulmoner damarların olduğu alanlarda dolgunluk, en ufak farklı görünümde bir ileri tetkik akciğer tomografisi ile değerlendirmek gerekir.
Akciğer grafisinde tümör ya da tümör ile ilişkili olabilecek diğer görünümlerin saptanması halinde atılacak 2. adım genellikle akciğerin bilgisayarlı tomografisinin çekilmesidir. Bilgisayarlı tomografi görülen lezyon hakkında detaylı bilgi verdiği gibi standart akciğer grafisinde görülemeyecek kadar küçük olan diğer lezyonların görülmesine de olanak sağlar. Standart akciğer grafisi ve bilgisayarlı tomografilerin incelenmesinde saptanan anormal görünümlerde kesin tanı için biyopsi alınması gerekir. 

AKCİĞER KANSERİ!
Akciğer kanseri, 20. yüzyılın başlarında nadir görülen bir
hastalık iken, sigara içme alışkanlığındaki artışa paralel
olarak sıklığı giderek artmış ve dünyada en sık görülen
kanser türü haline gelmiştir. Tüm dünyada kanser olgularının
%13’ünden ve kanser ölümlerinin %18’inden akciğer kanseri
sorumludur.


AKCİĞER KANSERİ NEDEN OLUR?
Akciğeri döşeyen hücrelerden biri kanserleştiğinde, vücut bu
hücrenin çoğalmasını önleyemez. Normal hücrelerin
kanserleşmesi bir dizi mutasyon (genetik şifrenin bozulması)
sonucu olur. Aşağıdaki şekilden de anlaşılacağı gibi hücrenin
mutasyonlar sonrası kanserleşmesi için belli bir süreçten
geçmesi gerekir. Önce iç yüzeyi döşeyen hücreler (epitelyum
hücreleri) normal olmayan bir şekilde çoğalmaya başlarlar
(hiperplazi) daha sonra bu hücreler normalin dışında büyüme özellikleri (displazi) gösterirler ve sonuçta kanserleşirler. Bu
kanserleşme olduktan sonra bile, hücrelerin normal
özelliklerinde değişme, şifrelerinde bozulma (mutasyon)
devam eder. Bu mutasyonlardan iki tanesi önemlidir..